22 Ekim 2008 Çarşamba

öğretmenim canım benim

gelin sizleri bugün dershane öğretmenlerimle tanıştırayım. kendilerini henüz tam anlamıyla tanımasam da, hatta adlarından bile bihaber olsam da, hafif önyargı soslu fikirlerim bakalım sene sonu hafif bir tebessüme mahal verecek kıvama ulaşacak mı göreceğiz. sonra bir de sezon sonu analizi yaparız olur biter.

matikici: gerçekten de trt açıköğretim öğretmenlerini andırıyor. pek bir heyecanlı. soruyu çözerken yanında birisi kendisini denetlese iyi olur çünkü işlem hatalarıyla haşır ve neşir biraz. ama hatasız kulları ihmal edeceğimizi göz önüne alırsak kendisini sevdim. geçen seneki ea2 üçüncüsünün öğretmeniymiş, o cv'ye bi ayar çekelim bari. favorilerim arasında ;)

matbirci: eğer bu hanım kızımız bu soruları çözüyorsa kesin ben de çözerim hissi uyandıran bir muallim. belki de bu yüzden başımızdadır. anlattığı şeylerden pek bişey anlamıyorum ama özünde iyi bir insan, belli. hatta güzel bile gülüyor :)

geometri: buz adam. oldukça seyrek konuşuyor. "siz bana nasıl davranırsanız ben de size öyle davranırım" deyip zor soruları dayayıp kıvranmamızı büyük bir zevkle izliyor. lakin içimden bir ses bu adamın içinden kahkahalar attığını, aslında kafa bir adam olduğunu söylüyor. "gülünecek bişey varsa söyle de hep birlikte gülelim" diyebilir her an. kısmet.

türkçe: kimileri haber spikerine benzetmiş ama bana göre edith piaf-claude chabrol hattında takılan birisi. kahve destekli, edebiyat dünyasından gelişmeler sohbeti yapılası. gerçi ben pek gelişemedim ama o ayrı. ortak noktamız pahalı kitap fiyatlarından muzdarip olmak.

edebiyat: işte has adamım... olacağı son meslek edebiyat öğretmenliğiymiş gibi duran, uzun saçı, sakalı, hafif cüssesiyle bir öğretmenden çok penguen-uykusuz çizerini anımsatan, gözümüzdeki mahmut hocavari edebiyat öğretmeni tabusunu yerle bir eden, eski şairlerden herifler diye söz eden, hatta yaptıklarını laf ebeliğine benzeten hoca. hoca mı ne hocası?

tarih: 14 yıllık öğrencilik kariyerimden aldığım yetkiye dayanarak söylüyorum ki sınıfa girip ilk derste tahtaya adını yazan tipten hocaların genelde gözümde vasatı aşmaları pek olası değildir. hatta dersi anlatırken "babında" kelimesini kullanmayı pek bir seviyor, ki gıcık olurum. ve hatta sınıf öğretmenimizmiş. onun gözetiminde bir sınıf başkanlığı tatbik ettik çünkü burası milli eğitim tarafından sıkça denetlenen bir kurummuş. nasıl yani?

coğrafya: trtdeki cihat hocanın bayan şubesi. kaynaşma katsayısı yüksek, iyi öğretmen, hoş insan filan da coğrafya filan boş işler be...

felsefe: kendisi hakkında pek bir fikrim yok. yolda görsem tanımama ihtimalim yüksek. sadece bir kere geldi onda da sabahın ilk dersi muhtemelen sınıfça uyuyorduk. o da bizi uyandırmadı zaten.

4 yorum:

eloise vera dedi ki...

ben sayısalcı sanıyordum seni sanırım karşımızda bir tm öğrencisi var? hm, öss'de kapışmamız bu esnada biter beyfendi:p

laptü dedi ki...

ben de sayısalcı sanıyordum kendimi, farkına varmam için bi össye gir çık yapmam gerekti, ya da başka biriki şey. ben aldehit-keton adlandırabilen bir tm öğrencisiyim :)

dide dedi ki...

en iyisi. süper seçim. özellikle mart ayında bu seçimin için tekrar memnun olacaksın. şimdiki aklım olsa evet ben de.

eloise vera dedi ki...

benim de ruhumda tmci olmak var. arkadaşlarım "neden sayısalcısın seen" diye soruyorlar hep. hayatım boyu tm seçip boğaziçi psikolojide okumadığım için kendimi suçlayacağım dye düşünüyorum. neyse mukadderat.