13 Kasım 2008 Perşembe

you sigh alone, nefaro

gülmem de sebepsiz, üzülmem, sevinmem, düşünmem, düşündürmem, tek göz kırpmam çay içmem, bulutlara bakmam da. bu aralar pek bi gizemliyim. orama burama bakıp beni incelemeye çalışıyorlar. sanırım tam bir merak unsuruyum, hafif korkuyla karışık ama zevk veren bir heyecanla yaklaşıyorlar bana. "sen böyle hep ne düşünüyorsun durup durup" diye soran kişinin "sen derste bazen kendi kendine neye gülüyorsun" diye soran kişiyle aynı olması ilginç. dedim ya en yalnız yılım olacaktı bu. deney olmasa da gözlem yapmak için oldukça ideal. bu durumda onları buraya sobeleyen de ben oluyorum ki onlar-bizler ayrımı yapabilecek bir noktaya gelmek benzer soruları tekrar etmekten başka bir hayıra vesile olmuyor. bu noktaya gelebileceğimi hiç tahmin etmezdim ama, lisedeki eski dostları deli gibi özlüyormuşum. okulun kendisine olan nefret, kızgınlık hissimde azalma olmasa da dağa küsen diğer çoban arkadaşlarımla mutluydum ben. kendimdim. komik bişey olduğunda benzer kriterlerle olaya yaklaşırdık, saatlerce saçma yeşil iddaa kağıdı üstünde tepinirdik, a'lı b'li test sınavında 48 adet soruyu özel şifrelerle paylaşabilirdik. kısası, birilerinin birinci adamı olabilmek, benim gibi minor bir karakter için özlenmekte sakınca duyulmaması gereken bir hadise. derse girer girmez "yaz, soru" diyen hocanın içindeki gizli mizahı göremiyorsanız, neye güldüğümü merak etmeniz normaldir, hanımefendi.

onun dışında ilginç bir sınıf olduk. hatta topluca karanlık havamız dışardan gotik, pessimistik yorumlarına bile sebep oluyormuş. ne güzel. mesela bir kız var, üniversiteden gelmiş, aynı öğretmenin dersine üç-dört kere geç kalınca bu kez onu geç kağıdı almaya gönderdi. tenefüsteki yorumu hocanın kendisine gıcık olduğu minavinde tezahür edince insanın kendisine bir karşı kutup yaratmadaki tartışmasız hünerini bir kez daha ortaya koymuş oldu. dış mihrakların üzerimizde oynadığı oyunlar bunlar canım, boşver. sonra bir de solcu kız var. hiçbişeyden memnun değil gibi görünüyor. ha memnun olunacak bi durum yoksa bu normaldir ama aksilikleri cımbızla çekip incelemeye almak da bu yargıyı destekler. solun görevi itiraz ve isyandır evet. ama benim buna bir itirazım yok. son günlerdeki moda tartışma da "mustafa". uzun saçlı delikanlı, muhtemelen kendi cihetinden okuyucu yorumlarından aldığı yetkiye dayanarak "ey büyük atatürkü alkol bağımlısı gösteriyorlar" deyu isyan bayrağını açtıktan sonra o adama para kazandırmam dedi mesela. bir dahaki sefere salona seccade getiririz de iki secde ederiz atamıza, biz burdayız deriz.

1 yorum:

Gözde Yılmaz dedi ki...

gece gece sigur ros'un dibine düşmüşken gördüm işte seni.